15 Nisan 2020 Çarşamba


NASYONAL SOSYALİST ALMAN İŞÇİ PARTİSİ:

24 Şubat 1920'deki 25 maddelik parti programının açıklanmasından önce, 5 Ocak 1919 tarihinde 6 kişi tarafından küçük bir siyasî oluşum olarak kurulmuştu. Partinin kurucusu olan 6 kişinin arasından 2 kişi öne çıkıyordu: Gazeteci Karl Harrer ve çilingir Anton Draxler. Bu ikili, partinin asıl kurucuları idiler.
Almanya'nın I. Dünya Savaşı'nda yenilmesiyle beraber İmparatorluk yıkılmış ve yerine Cumhuriyet kurulmuştu. Tarih tarafından "Weimar Cumhuriyeti dönemi" olarak isimlendirilecek yeni Almanya'da kurulan ilk siyasî partilerden biri de Alman İşçi Partisi (DAP) idi. Partinin kurucuları olan Karl Harrer ve Anton Drexler'in siyasî görüşleri milliyetçi ve sosyalist ilkeleri bir arada bulunduruyordu. Bu ilkelere göre genel anlamda Alman milliyetçisi bir politika izlenecek, ekonomik olarak ise anti-Marksist bir sosyalizm uygulanacaktı. Bu görüşler partiye sonradan katılacak olan Adolf Hitler'in nasyonal sosyalizm isimli ideolojisine çok yakındı.
29 Temmuz 1921 tarihinde güçlü hitabeti sayesinde Anton Draxler’den parti başkanlığını devralan Adolf Hitler kendi görüşü olan Nasyonal Sosyalizmi parti ideolojisi yaptı. Nasyonal Sosyalizmi destekleyen kişiler, komünistler ve demokratikler tarafından kısaca “Nazi” olarak isimlendirildiler.
 1923 yılında parti üyelerinin daha da arttı ve Hitler, parti merkezi olan Münih’te bir darbe girişiminde bulundu. Polisin de kendi tarafını tutacağını düşünen Hitler yanıldı ve tutuklandı. 5 yıl hapis cezasına çarptırılmasına rağmen sadece 9 ay yattı. Hapiste olduğu sürede fikirlerinin ve yaşamını anlattığı meşhur Kavgam (Mein Kampf) kitabını yazdı.
1924’te serbest bırakılan Hitler, çıkar çıkmaz yeni NSDAP’yi kurdu. Tartışmasız partinin lideri olan Hitler 1925’te partiyi “genel üyelik” ve “liderlik kolordusu” olarak ikiye ayırdı. Parti ve SA[1] ayrı tutuldu.
Parti, 1924 ve 1929 yılları arasında seçimlerde başarısız oldu, ancak kitlesel gösteriler ve politik duruştan dolayı önem kaybetmediler. Hitler'in 1920'li yılların ikinci yarısındaki politik faaliyetleri hız kesmeden devam ediyordu ki, ismi tüm Almanya'da duyulmuştu. Popülaritesinin artmasıyla birlikte Alman siyasetinin önemli figürlerinden birisi haline gelmişti. 1918 yenilgisi sonucu onuru kırılan ve büyük bunalımlara sebep olan bu yenilgiyi hazmedemeyen milyonlarca Alman'a, 1919'da dış güçlerin baskısı altında kurulan yeni devletten memnun olmayanlara, anti-Marksist Alman emekçilerine, iş ve ekmek isteyen yurttaşlara büyük bir Almanya vadediyordu. Hitler, politik fikirlerini ilk olarak, insanların kolayca toplanacağı bir mekân olan barlarda, daha sonraları ise daha büyük toplantı salonlarında halka açıklamaya başlamıştı. En nihayetinde, daha çok insana hitap etmek için meydanlarda geniş çaplı mitingler yapma fırsatını bulmuştu. Onun fikirleri çoğu insana ümit veriyordu, sözlerinde “Alman halkı için” ifadesi eksik olmuyordu. “Eğer haklarımızda ısrar etmezsek hiçbir anlayış mümkün olmayacaktır” diyen Hitler, zaman içerisinde, kitleleri Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin saflarında birleştiriyordu, parti tabanını ulusal pozisyonda, Yahudi karşıtı ve milliyetçi görüşe sahip ve otoriter bir yönetimden yana olan insanlar oluşturuyordu. 5 Mart 1933’te Hitler iktidara geldi ve 1 Aralık 1933’te çıkarılan kanunla NSDAP dışında tüm partiler kapatıldı.



[1] Parti üyelerini komünistlerden ve Yahudilerden koruyup, komünistlere ve Yahudilere saldıran, Hitler’in kurmuş olduğu yarı askeri bir birlik. Hitler iktidara gelince SA birliğindeki askerlerin mevki talep etmesinden korkmuştu çünkü askerlerin siyasetçi olmasını istemiyordu. “Uzun Bıçaklar Gecesi” olarak adlandırılan 30 Haziran 1934 gecesi yaklaşık 85 SA lideri bıçaklanarak öldürüldü.



14 Nisan 2020 Salı

VERSAİLLES (VERSAY) ANTLAŞMASI

    Alman hükûmeti 1918 yılının Ekim ayında, dönemin ABD başkanı Woodrow Wilson 'un adil bir barış için önermiş olduğu on dört maddeyi kabul ettiğini bildirmiş, Başkan'dan bu çerçevede bir antlaşmaya gidilmek üzere ateşkes sağlanması yönünde girişimlerde bulunmasını talep etmişti. Bu on dört maddenin dokuz maddesi yeni toprak düzenlemeleriyle ilgilidir. Ancak savaşın son yılında gerek İngiltereFransa ve İtalya arasında, gerekse de bu ülkelerle Romanya ve Yunanistan arasında imzalanmış olan gizli antlaşmalar daha farklı bir toprak düzenlemesini gerektirmekteydi.[1]
     Bu antlaşmaya göre Almanya, Alsas-Loren’i Fransa’ya, Eupen, Malmedy ve Monschau bölgelernin bir ksımını Belçika’ya, Silezya’nın güneyi, Batı Prusya’nın da büyük bir kısmını Polonya’ya bırakıyordu. Silezyanın güneybatısını Çekoslovakya alırken, Danzig bölgesi serbest şehir olup, Milletler Cemiyeti’nin kontrolüne bırakılıyordu. Saar bölgesi Fransa’ya veriliyordu ancak bölgenin asıl kaderini 15 yıl sonra yapılacak referandumla halk verecekti. Yani bölgeye 15 yıl boyunca Fransa hükmedecekti. Apenrade, Sonderburg, Hadersleben ilçelerinin tamamıyla Tondern ve Flensburg ilçelerinin kuzey kısımlarından oluşan Kuzey Schleswig Danimarka’nın himayesine bırakılıyordu.
      Almanların Çin ve güneydoğudaki haklarını ve sömürgelerini Japonya kapıyordu. Ayrıca Almanya Avusturya, Çekoslovakya ve Polonya’nın bağımsızlığını tanımak zorundaydı. Zorunlu askerlik yasaklanıyor, Alman ordusunun kapasitesi 100 binle sınırlandırılıyordu. Almanya denizaltı, uçak ve tank üretmekten mahrum bırakılıyordu. Almanya bütün gemilerini İtilaf Devletleri’ne veriyordu.  Almanya, ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir savaş tazminatıyla da yükümlü tutuluyordu. Birçok Alman yeni sınırlar gereği farklı ülkelerde yaşamak zorunda kaldılar. Azınlık meselesi bu antlaşmadan sonra ortaya çıktı.



13 Nisan 2020 Pazartesi

Franz Ferdinand Suikastı

Franz Ferdinand Suikastı

     Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 8 Haziran 1867’de kurulmuş, birinci dünya savaşının bitimi ile de yıkılmıştır (12 Kasım 1918). 676.615 km² ye hüküm süren, 52,8 milyon (1914) nüfusu bulunan ülke WW1[1]’e katılmış, İttifak Devletleri ile birlikte savaşmış ve yenik düşmüştür.
Alman İmparatorluğu, 18 Ocak 1871’de Prusya ve diğer küçük Alman devlerinin birleşmesiyle kurulmuş, I. Wilhelm’in taç giymesiyle imparatorluk haline gelmiştir. Yeni İmparatorluğu Habsburg Hanedanı yerine Hohenzollern Hanedanı yönetti, başkent Berlin yapıldı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndan 3 gün önce lağvedilen imparatorluk 540.858 km² ye hüküm sürmüştür. Nüfusu 41 milyondan yaklaşık olarak 66 milyona çıkmıştır (1871-1914). İttifak Devletleri’nin en güçlü ülkesidir.
Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na bağlı Bosna’nın Saraybosna Şehri’ni, Avusturya Arşidükü, aynı zamanda da veliaht olan Franz Ferdinand ve eşi Prenses Sophie geziyordu. 20 yaşındaki Sırp Suikastçı Gavrilo Princip tetiğini çekmiş; mermi, arabasında oturan Prens’in boğazından girmiş, arkadan çıkmıştır. Arkadan çıkan mermi Prenses Sophie’yi bulmuştur. Çift 28 Haziran 1914’te bu suikasta kurban gitmiştir. Bu bahaneye sığınan Avusturya Macaristan İmparatorluğu ve müttefiki Alman İmparatorluğu, aynı gün Sırbistan’a savaş ilan etmiştir. Sırbistan’ı koruyan Rus Çarlığı ve müttefiki Fransa’da Avusturya-Macaristan’a ve Alman İmparatorluğu’na savaş açmıştır. Savaşın başında İttifak devletlerine bağlı İtalya, savaşın ilerleyen dönemlerinde İtilaf Devletleri’ne katılmıştır.
Suikastın gerçekleştiği kavşak